Daha önceleri sık sık duyduğumuz “25 yıllık çamaşır makinamız makinemiz hala taş gibi”, “20 yıllık buzdolabımız tıkır tıkır çalışıyor” gibi cümleleri duymuyor oluşumuz sizi de şaşırtıyor değil mi?

Türkiye’de, adı üstünde dayanıklı tüketim malzemeleri olarak geçen ev aletleri teknoloji ilerledikçe kullanım ömürleri artması gerekirken tam aksine gün geçtikçe azalması bir tesadüf değil . Evet; yabancı literatürde “Planned Obsolescence” olarak geçen, Türkiye’de ise yeni bir kavram olan “Planlı Eskitme” den başka bir olay değil bu.

Tehlikenin Farkında mısınız?

Planlı eskitme karşısında sormamız gereken soru Tehlikenin Farkında mısınız? Olayı biraz daha açalım. Mesela şöyle düşünün biri gelip size diyor ki, size bir mal satacağım ve bu mal iki yıl sonra bozulacak. Böyle bir teklife siz ne dersiniz? Direk böyle söylendiğinde hayır diyebilirsiniz belki ama gerçekte verdiğiniz, verdiğimiz herkesin verdiği cevap ne yazık ki “evet”.

Artık bu durum Avrupa açılan bazı davalarda Apple gibi büyük üretici firmalar tarafından dolaylı da olsa itiraf edilmek durumunda kaldı. Teknolojik aletler çeşitli sebepler bahane gösterilerek birkaç yıl içerisinde yavaşlatılmaya başlatılıyor. Bu da kullanıcıların yeni ürün almak zorunda hissetmesine sebep oluyor.

Bu olaya garanti süresi yeni dolmuş aletlerin kontrollü bozulması, çok sağlam gözükmesine rağmen birden bire çalışmayan ve tamirat bedeli yenisini almaktan pahalı olan yazıcılar, güncellemelerin ardından hızlanması gereken günümüz akıllı telefonlarının eski hızından eser kalmaması gibi örnekler verebiliriz.

Yurtdışında planlı eskitmeye karşı verilen mücadelenin önemli bir sembolü var,  ABD’nin Kaliforniya Eyaleti’ne bağlı Livemore İtfaiye Müdürlüğü’nde tam 113 yıldır aralık yanan bir ampül. Bu ampulden yola çıkacak olursak, günümüzde firmaların neden bize bir ampul satıp 10 yıl boyunca kullanmamızı istesinlerki? Onların amacı kısa kullanım ömürleri sunarak tüketimi arttırmak değil mi sizce de? Bunların yanı sıra şirketlerin ufak tasarım değişiklikleriyle demode hale getirilen otomobiller , cep telefonları bunlara örnek verilebilir.

Planlı eskitmenin yarattığı bu tüketim ekonomisinin hepimiz birer kurbanıyız. Son yıllarda Türkiye’de cari açığın artmasının en büyük nedeni de budur.

Yeni model elektronik aletleri alıp bir süre ruhsal anlamda rahatlasak da bu modellerin ardı arkası kesilmiyor, firmalar 4 ayda bir birbirleriyle savaşırcasına yeni ürünler çıkarıp insanların akıllarını çeliyorlar.

Bizler Dünyamızın kısıtlı kaynaklarını bu kadar hoyratça kullanıp üretilen ürünleri alıp senesi dolmadan çöpe attıkça gelecek nesillere nasıl bir tehlike bıraktığımızın farkında mıyız acaba?

Klişe bir soru olsa da tekrar tekrar sormanın faydası var: Tehlikenin Farkında mısınız?

Elektronik atıkların zararları hakkında detaylara buradan ulaşabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir